Sevgili okurlar bir önceki yazımda tarım ve hayvancılıkla ilgili yazacaklarım var demiştim. Birçoğumuzun bildiği gibi yanlış hatırlamıyorsam 2014 yılında seçimlerin ardından bütün şehir yasasıyla birlikte 30 büyük şehirdeki 16 bin civarı köy tüzel kişilikleri kaldırılarak mahalleye dönüştürüldü. Beldeler kapatıldı. Zaten can çekişen köylü bu yasayla birlikte hayvanlarına ahır yapamaz, tarım yapamaz önceden köy olan sonra mahalleye dönüştürülen yaşadıkları bölgede artık yaşayamaz duruma geldi. Birçok insan arazisini, traktörünü satarak ilçe merkezlerine yerleşti. Fabrikalarda işe girdi. Bazıları sattıkları arazilerde çalışır duruma bile geldi.
Mahallede tarım mı olur, mahallede hayvan mı bakılır? İstanbul’un en lüks semtinde su fiyatı neyse köylüden de bu para istendi. İstanbul’un en lüks semtinde bina yapmak için alınan imar harcı neyse, emlak vergisi neyse daha düne kadar köylü olan ama bir günde mahalleye dönüştürülen köylüden de neredeyse aynı ücretler talep edildi. Tabi gönül almak için bilmem kaç yıl ödemeyin dediler ama sonra çatır çatır aldılar o paraları. Bir anda mağdur edilen köylü için siyasiler de boş durmadı. Daha düne kadar öyle veya böyle ayakta durmaya çalışan köylüye yok su fiyatını o yükseltti biz düşüreceğiz, yok sizin mahallenizde hayvancılığı tarımı canlandıracağız söylemleriyle evinin yanına kümes yapmasına bile izin verilmeyen köylüyü adeta yediler bitirdiler.
Ayakta daha fazla duramayan milletin efendisi vazgeçti evini barkını, tarlasını parası olanlara sattı. Şimdi tarım diyorlar, hayvancılık diyorlar. Evini barkını terk eden köylünün gönlünü almak ya da satılan arazileri satın alanlara güzellik yapmak için ‘Kırsal Mahalle Kanunu’ dedikleri bir yasayla tarımı hayvancılığı tekrar canlandırmak istiyorlar. Hatta biz evet dedik onlar hayır dedi söylemleriyle yine köylü üzerinden siyaset yapılıyor.
Peki ben merak ediyorum bu köylerin tüzel kişiliği kaldırılırken, kaçınız hayır yapmayın dediniz. Kaçınız hayır bu köyler mahalle olursa tarım biter hayvancılık biter diye bu yasaya hayır dediniz? Dün köylünün elinden aldığınız hakların bir kısmını bu gün köylüye gıdım gıdım vererek kendinizi affettirmeye çalışmayın. İktidarı muhalefeti bal gibi hepiniz hata yaptınız. Şimdi aç kaldığınızda yaptığınız o yolları, o köprüleri, o binaları öğütüp yersiniz. Sevgili okurlar, bu yeni yasayla köylü; kırsal mahallede yaşayan olacak su fiyatları düşecek, imar harçları alınmayacak gibi birçok ayrıntı var. Peki elektrik faturaları ne olacak, doğalgaz faturaları ne olacak, traktörüne aldığı mazot ne olacak, gübre fiyatı ne olacak, sütün fiyatı ne olacak. Bu dediklerimi de yapın millet nasıl köylere akın ediyor.
Sevgili okurlar birçoğumuzun babası, annesi bilemedin dedesi köylüdür. Ama ziraat ama tarım ama hayvancılık yapmıştır. Bizleri toprağı işleyerek kazandığı ile yetiştirmiş bu günlere gelmemizi sağlamışlardır. Anlayacağınız ne varsa toprakta var. Bir ülkenin kalkınmasının tek yolu tarımdır, hayvancılıktır. Öncelikle üretim olacak, hammadde olacak ki sanayileşme olsun. Başka ülkelerden ithal edilen hammaddeyi işleyerek sanayileşme olmaz, olsa da gördüğümüz gibi ülkenin kalkınmasında hiçbir rolü olmaz. Köylü milletin efendisidir sözü neden söylenmiş olabilir? Tüketicinin önüne sunulan her ürünün üreticisi, yetiştiricisi köydür de ondan. Yani adını mahalle, kırsal ne yaparsanız yapın buradaki üreticiyi desteklemez, desteklemeyi de bıraktım yüklediğiniz maliyetlerle, çıkarılan gereksiz yasalarla köstek olmazsanız milletin efendisi üretmeye devam edecektir. Aksi takdirde milletin efendisi köylü değil, ithal ürünleri aldığınız ülkeler olacaktır.